Phokaia Antik Kenti
Antik dönemde, Miletos, Priene, Efes gibi İyon uygarlığına ait 12 şehir devleti vardı ve Phokaia Antik Kenti de İyon yerleşiminin bulunduğu yerlerden biri. İsmini çevresindeki adalarda yaşayan fok balıklarından almış. Antik dönemde Fok balığının ismi olan Phokaia, zamanla Foça olarak söylenmeye başlamış. Bunun yanısıra Phokisliler tarafından kurulduğu için ve Luwi dilinde sulak yer anlamına gelen benzerlikten yola çıkarak Foça kelimesinin günümüze geldiği de bazı kaynaklarda yer alıyor.
Foça’nın bazı noktalarında antik dönemden kalma arkeolojik eserlerin sergilendiği birkaç yer var. Phokaia Antik Kenti‘nin büyük bir çoğunluğunın, kentin altında yattığı söyleniyor. Çarpık kentleşmeden dolayı da sit alanlarnın iyice daraldığı, kazı çalışmalarını da olumsuz yönde etkilediği yönünde fikirler var. Buna rağmen günümüzde bu antik kentten kalan birkaç yeri görmek hala mümkün olabiliyor.
Eski Foça’da sahilde dolaşırken kürek ve yelken gücü ile çalışan bir gemi canlandırması görürsünüz. Phokaia, gemcilik konusunda ileri düzey yetenekleri ile adından çok söz ettirmiş. Bu gemi de antik dönem gemisi olan Kybele. Antik dönem denizcileri bu tip gemilerle Karadeniz’den Akdeniz’e, Ege Denizi’nden Fransa, İspanya’ya kadar gidebilmişler. Kybele’nin bir modeli anıt niyetine Aşıklar Caddesi üzerinde, Beş Kapılar Kalesi’nin yakınında sergileniyor.
Beş Kapılar Kalesi
Beş Kapılar Kalesi, antik dönemde Athena Tapınağı‘nın bulunduğu bu yarımadayı çevreliyormuş. Dış Kale veya Ceneviz Kalesi olarak geçen kale duvarları, bölgeyi ele geçirenler tarafından tarih boyunca sürekli restore edilerek kullanılmış. En son Osmanlı döneminde onarım gören kaleye, bu 5 kapıdan giriliyormuş. Ataol Behramoğlu ‘Foça’nın bekçisi Beşkapılar, önünden zümrüt bir derya akıyor, gözünü dört açmak yetmemiş ona, denize beş gözle bakıyor’ mısralarını yazmış burası için. Foça’yı koruyan sur duvarlarını ve kalenin içine arka tarafından girmek mümkün. Foça sakinlerinin oturduğu evler arasında kale kalıntılarını görebildiğiniz kadarıyla inceleyebiliyorsunuz.
Beş Kapılar’ın hemen yanında Kybele Açık Hava Tapınağı‘nı görmek mümkün. Kayalıklara oyulmuş nişler ve nişlerin içinde Kybele’nin heykelleri ve kabartmaları yer alıyormuş. Denizden gelenler Kybele Tapınağı‘na gelir ve burada tapınırlarmış. Ortasındaki havuz ise adak havuzuymuş.
Pers Mezar Anıtı
Pers Mezar Anıtı‘nın Anadolu’daki en eski Pers mezarı olduğu düşünülüyor. Bir tüf kaya kütlesinin oyularak oluşturulan mezar bloğunun bir tarafı sembolik bir kapıya sahip. Bu sembolik kapı, ölüm ve yaşam arasındaki kapı olarak düşünülüyormuş. Mezarın gerçek giriş kapısı ise yan tarafında. Bu kapı önce giriş odasına açılıyor, oradan da mezar odasına. Ancak içerisi çok karanlık ve gözün alışması vakit alabilir. Fotoğraf makinesi daha çabuk adapte olduğundan, içeride ne olup olmadığını önce fotoğraf makinesiyle kontrol ettim hızlıca. Sorna gördüm ki, hiçbir şey yok mezar yerinden başka.
Pers Mezar Anıtı, MÖ 5. yüzyılda Pers Kralı Kyros tarafından yaptırılmış. Arkeolojik çalışmaların başladığı dönemlerde arazide öylece dururken, günümüzde tel kafes içerisine alınmış. Bir çevre düzenlemesi var gibi görünse de, olmasa daha iyi olurmuş sanki. Yanına girmek isterseniz yol tarafında bir giriş kapısı bulunuyor tel kafesin. Kapı muhtemelen sürekli açık ve mezar herhangi bir şekilde korunmuyor.
Foça Pers Mezar Anıtı nerede ve nasıl gidilir?
Pers Mezar Anıtı, Eski Foça’nın 7,5 km daha iç tarafında. İzmir Foça karayolu üzerindeyken, Yenibağarası’ndan sonra kahverengi tabela sizi yönlendiriyor.
Antik dönem kazılarında yeni yeni ortaya çıkarılan Athena Tapınağı, MÖ 300’lü yıllara tarihlenen Anadolu’nun en eski tiyatrosu, Şeytan Hamamı adı verilen antik mezarlık da Foça Antik Kenti’nde gezilmesi gereken yerlerden.
Kaynak: https://www.rotasenin.com/phokaia-antik-kenti/