İzmir’in “Son Sahipkıran”ı

İzmir, uzun yıllar Bizans, Rodos Şövalyeleri ve Türkler arasında mücadelelere sahne olmuştur. İzmir’deki Türk hakimiyeti, Anadolu’ya yapılan ilk Türk akınlarını takip eden yıllarda Çaka Beyliği tarafından sağlanmıştır. İzmir, XIV. yüzyılın ortalarına doğru tekrar Hristiyanların kontrolüne geçmiştir. XV. yüzyılın başında Timur’un Anadolu’ya girmesi, İzmir’in Türkler tarafından yeniden fethedilmesini sağlayacaktır.

İzmir, Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra Bizans topraklarında kaldı. İzmir’e yapılan ilk Türk akınları, Malazgirt Savaşı’ndan önce Anadolu’ya yapılan akınlar döneminde olmuştur. Çaka Bey’in de başında bulunduğu akınlar, İstanbul’a kadar ulaşıyordu. Çaka Bey, Bizans ile girişilen mücadelelerin birinde 1078 yılında Bizans’a esir düştü. Esirliği döneminde Bizans Sarayı’nda eğitim aldı. Denizcilik ile ilgili bilgilerini bu dönemde edindiği düşünülmektedir. Türkler arasında rütbeli ve yetenekli bir komutan olması, Çaka Bey’in Bizans sarayında bazı imtiyazlar elde etmesini sağladı. 1081 yılında I. Aleksios Komnenos’un tahta geçmesinden sonra imtiyazları elinden alınan Çaka Bey, ayrıldıktan sonra kuvvetlerini yeniden toplayıp Çanakkale ve Kuşadası arasında bulunan toprakları ele geçirdi ve İzmir’e de hâkim oldu. İzmir’i ne şekilde ele geçirdiği tam olarak bilinmemekle birlikte, İzmir’deki Türk hakimiyeti, Çaka Bey’in bu bölgeyi ele geçirmesiyle başlamış oldu.

İzmir, Çaka Bey’in ölümü (1095) sonrasında tekrar Bizansların eline geçmiştir. XIV. yüzyılın ilk yarısında Aydınoğulları Beyliği tarafından tekrar ele geçirilen İzmir, 28 Ekim 1344 tarihinde düzenlenen Haçlı Seferi sonucunda bu kez Latinler’in kontrolüne geçti. Bu tarihten sonra Türkler İzmir’e birçok defa akınlar düzenlemiş ancak sahil şeridine hâkim olamamışlardır.

Bugünkü adıyla Kadifekale olarak bildiğimiz yer, tarihe Türk Kalesi olarak geçmiş ve bu kaleyi ele geçiren Türkler, İzmir’in iç bölgesine hâkim olmuşlardır. Ancak bugün İzmir’in Konak İlçesine bağlı Kızlarağası ve Hisar Camii’nin bulunduğu bölgede yer alan ve Alsancak başta olmak üzere bütün kıyı şeridini kontrol eden kaleyi uzun yıllar boyunca ele geçirememişlerdir.

Osmanlılar, Yıldırım Bayezid’in tahta geçmesi ve Batı Anadolu Beyliklerini fethetmesiyle İzmir’e hâkim oldular. Ancak kıyı İzmir, Hristiyanların elinde kalmaya devam etti. Bu dönemde İzmir kıyı şeridi Rodos Şövalyeleri’nin hakimiyeti altında bulunmaktaydı. Anadolu’da kendi hükmü altında siyasi birliği sağlamak isteyen Yıldırım Bayezid, İstanbul gibi İzmir’i de uzun süre kuşatma altında tutmuştur. Kaynaklar, Yıldırım Bayezid’in İzmir kuşatmasını yedi yıl sürdürdüğünü aktarmaktadır. Ancak Osmanlılar bu kuşatma sırasında İzmir’i ele geçiremediler. Yıldırım Bayezid, Timur’un 1402 yılında Anadolu’ya girmesi sebebiyle İzmir kuşatmasını kaldırmak ve tüm kuvvetleriyle Timur’un karşına çıkmak için harekete geçti. 28 Temmuz 1402 yılında gerçekleşen Ankara Savaşı, Timur’un kesin galibiyeti ve Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid’in esir düşmesiyle sona ermiştir.

Timur, Ankara Savaşı sonrasında Osmanlı Devleti’nin kendisine tekrar tehlike oluşturmaması için Anadolu’nun işgaline girişmiştir. Bu sebeple ordusuyla İzmir’e kadar gelen Timur, İzmir Kalesi’nin Rodos Şövalyeleri’nin elinde bulunduğu öğrendi. İzmir’in Konak İlçesi’ne bağlı Hisar Camii ve Kızlarağası bölgesinde bulunan kaleyi kontrol eden Hristiyanlar, Kadifekale’yi kontrol eden Türklere karşı sürekli saldırı halindeydiler. Rodos Şövalyeleri, Ege Denizi’ndeki Rum adalarından aldıkları yardımlar ile iç İzmir’e karşı fetih hareketlerinde bulunuyorlardı. Bu kalede bulunan Hristiyanların çevredeki Müslümanlara zarar verdiğini ve Kadifekale’deki Türklerin muhasara altında bulunduğunu duyduktan sonra kaleyi fethetmeye karar verdi. Gayrimüslimlere karşı giriştiği her fetih hareketinden önce yaptığı gibi kale saldırısından önce Rodos Şövalyeleri’ni İslam’a davet eden Timur, kalenin direneceğinin bildirilmesiyle buranın kuşatılması emrini verdi. Yıldırım Bayezid tarafından yedi yıl kuşatma altında tutulup ele geçirilemeyen kale, Timur’un 2 Aralık 1402 iki tarihinde başlattığı saldırıdan iki hafta gibi kısa süre sonra ele geçirilmiştir. Bu fetih ile birlikte kale ve çevresi kesin olarak Türk hakimiyeti altına girdi (İzmir’in Konak İlçesi ve o bölgeyi takip eden kıyı şeridi). Burada yaşanan ilginç olaylardan birisi ise, Rodos Şövalyeleri’ne yardıma gelen Hristiyan gemilerine, kale fethi sırasında öldürülen askerlerin kafa taslarının atılmasıydı. Burada bir süre daha kalan Timur, bu bölgeyi kendi adına yönetmesi için Aydınoğulları’na bıraktı ve İzmir’den ayrıldı.

İzmir, Timur’un fethi ile birlikte kesin olarak Türk hakimiyetine girdi ve 1919’daki Yunan işgaline kadar kesintisiz olarak Türk idaresi altında kaldı. Bu sebeple Timur, İzmir’in son fatihi ya da Timurlu kaynaklarının ona verdiği unvanla son sahipkıranı olarak anılır.

BİBLİYOGRAFYA

ERBİL, Oğuzhan. Batılı Tarihçilere Göre Timur’un Hayatı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Manisa, 2019.

İlgürel, Mücteba. ‘Çaka Bey’, DİA, VIII, ss.186-188.

İnalcık, Halil. ‘Bayezid I’, DİA, V, ss.231-234

Kütükoğlu, Mübahat. ‘İzmir’, DİA, XXIII, ss.526-529.


kaynak: https://www.soylentidergi.com/izmirin-son-sahipkirani/

    Yorum Yap