O “Türkiye’nin ihyası’’ der. Şiir olur, görmez göz, işitmez kulak, suskun dil, şair olur. Destan olur. Köy enstitülerinde saz öğretmeni olur. Dost dost diye nicesine sarıldım, benim sadık yârim kara topraktır’’ dedirtir köy enstitüleri ona. Öğretirken öğrenir. Halk evleri, konser salonu olur Veysel’in. İlden ile, dilden dile dolaşır halk evlerinde. İşte, 1894 yılında başlayıp 21 Mart 1973 yılına dek süren ‘uzun ince’, meşakkatli bir yolculuğun hikâyesi… Veysel’in, hikâyesi, âşığın hikâyesi, Aşk’ın hikâyesi… Türkülerle Âşık Veysel’in hikâyesi… Anadolu’nun, Cumhuriyet’in hikâyesi…